5 Ocak 2014 Pazar

Dinleyicilerin müzik keşif rehberi

Biliyorum artık onlarca program, yazılım, radyo, müzik platformu var ve hepsi her dakika yeni bir şeyler öneriyor. Şunu seversin, buna bayılırsın. Elbette hiçbiri bilimsel değil bu önerilerin.
Siz yine de kulak verin

* Pitchfork’a bakın (pitchfork.com). Hipster âleminin bir numaralı müzik portalı. Bir şeyi çok fazla beğeniyorlarsa ya da çok fazla yeriyorlarsa ondan uzak durun ya da onunla aranıza mesafe koyun. Ortadan takılın. Bir yerde duyup beğendiğiniz bir albümle ilgili ikinci bir fikir edinmek istediğinizde Pitchfork daha fazla işe yarar. Size hayatınızın grubunu keşfetme imkanı tanımaz ama hip ortamlarda muhabbet başlatmak için uygun “etiket”lere sahip olmanızı sağlar (eğer derdiniz buysa). Deha ile saçmalık arasındaki ince çizgi Pitchfork’ta hayli belirgindir.
* NME’yi inceleyin (nme.com). NME’nin var oluş nedeni yeni çıkan bir şeyleri eskilerin önüne koymak ve yeniden kahraman yaratmaktır. Takdir edersiniz ki 365 günün 365’inde de kahraman çıkmaz.
Her yıl bir ya da iki isim en fazla, o da verimli bir yılsa. Yani NME size doğru ismi senede bir-iki kez önerebilir, karşılığındaysa bir sürü vasat punk ve indie şarkı dinlemek zorunda bırakarak ayarlarınızı bozabilir. Ama... İyiyi de bilir NME. Eğer karşınızda henüz bilmediğiniz, ilk değil ikinci, üçüncü albümü tanıtılan bir grup varsa NME’de, içiniz rahat olsun, süzgeçten geçmiştir o isim.
* Metacritic’teki not ortalamasına bakmak da bir fikir verir (metacritic.com). Bu site albümlerle ilgili yayımlanan eleştirilerin ortalamasını alarak albümleri derecelendirir. Nitelikten ziyade nicelikte takılır ama. Çoğunluk her zaman haklı değildir. Metacritic çok siyaseten doğrucu bir sonuç getirir karşınıza. Gündemde olan albümler arasında öne çıkanları önünüze dizer. Mesela David Bowie albüm yaptı. O albümün notu düşük olmaz. Ama dinler misiniz her gün, o kadar güzel midir? Bilemem.

DJ’den tavsiye almayı tercih ederim
* Hype Machine’den de keşifler yapabilirsiniz (hypem.com). Burası daha
ziyade şarkıların ve sanatçıların remikslerinin, cover’larının ortalıkta uçuştuğu bir ortamdır. Müzik blog’larında dinlenen parçaları farklı kategoriler ve filtrelerle karşınıza getirir. Millet neler dinliyor şu ara fikriniz olur. Ama bir süre sonra dinlediğiniz her şeyin aynı şarkının farklı versiyonları olduğunu düşünmeye başlayabilirsiniz.
* Zevkine güvendiğiniz “bir arkadaş” çoğu zaman en iyi keşif kaynağıdır. O, zamanını harcamış, bir sürü isim arasından bir şekilde kendine uygun olanları ayıklamış üstelik size de haber vermeden sinsice kendi başına dinlemektedir. “Bu çalan neydi?” dediğinizde “A bilmiyor musun?” demenin gizli zevkini yaşamak için size sırlarını mutlaka verecektir. Şimdi en şahane grubu keşfettiniz işte.
* En güvenilir yöntemlerden biri güvendiğiniz imzaları ya da isimleri okumak ya da takip etmektir. En iyi tavsiye onlardan gelir. İster yazar olsun, ister arkadaşınız, ister bakkal, ister mahallede karşılaştığınız müzik delisi bir dost, ister yeğen, ister amca, enişte, sevgili...
İnsandan şaşmayın.

Albümlere yıldız vermek yanıltır

Eleştirmenlerin bir albüme verdiği notların ortalamasını bulabileceğiniz internet sitesi Metacritic’e göre yılın en yüksek notunu Deafheaven’ın “Sunbather” isimli albümü aldı. Bir post-metal, post-rock albümü.
Bu albümü eleştirmenler çok beğenmiş belli ki, ancak kaçı evinde oturup dinler bilemiyorum. Zira bu albüm hakkında okumak onu dinlemekten daha zevkli olabilir.
Notu 100 üzerinden 92.
Bu 92 ise mesela Arctic Monkeys, Arcade Fire, Daft Punk’ın albümleri kaç olabilir, 120 mi? Yıldız sisteminin yanlışlığının kanıtı gibi bu albüm resmen.

Koşarken ne dinlenir?

HarukI MurakamI dünyanın en ünlü romancılarından... Aynı zamanda bir koşucu. “Sabahları koşuyor”dan hallice ama durumu. Maraton koşuyor. 30’larında sahip olduğu caz kulübünü kapatıp yazı yazmaya başladıktan sonra hayatını değiştirme kararı alıyor ve bunu 40’larında koşmaya başlayarak yapabiliyor ancak.
İlk seferinde sadece 20 dakika koşabilmiş, nefes nefese kalmış. Ancak garip bir şekilde çekilmiş bu işin içine. Günde 12 kilometre koşmaya başlamış. Her gün. Sporcu biri de değil. Daha önce hiç uzun mesafe koşmamış o yaşa kadar. “Bu insanın içinde var” diyor, “Neden koşuyorum, çünkü bunu yapabiliyorum. Bununla mutlu oluyorum. Her gün birkaç saat kimseyle konuşmadan vakit geçirmek harika.” Peki koşarken ne düşünüyor insan? “Bunu genellikle asla koşmamış biri sorar” diyor. Yanıt: “Hiçbir fikrim yok.” Ama ne dinlediğini biliyoruz. Murakami koşarken bazen caz ancak genellikle rock dinlediğini söylüyor. Lovin Spoonful, Carla Thomas, Otis Redding, The Rolling Stones, Red Hot Chili Peppers, Gorillaz, Beck, Creedence Clearwater Revival, Beach Boys.
Kitabın adı “Koşmasaydım Yazamazdım / What I Talk About When I Talk About Running”. Koşmaya (ya da yazmaya) karar verirseniz bir göz atarsınız.

Mehmet Tez - Milliyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder